Into The Wild, Özgürlük Yolu Film Yorumu


Bu filme neredeyse 15 sene evvel rastlamış ama bir türlü izlememiştim. Afişine bayıldığım için, uzun süre arka plan olarak kullanmıştım fakat gelin görün ki film hakkında çok fikrim yoktu :) Tesadüfen başka bir film zannederek izledim, aslında iyi ki izlemişim… 

İki saati biraz geçkin ve özgür ruhun koşturduğu bir film. Gerçek bir hayat hikayesinin beyaz perdeye aktarılması. 2007 yapımı olmasına rağmen şu sıralar tam da izlenilesi bir teması var. “Yaşamak için olmazsa olmazlarımız”ı gözden geçirmemizi sağlıyor. Üniversiteden yeni mezun olmuş oldukça da başarılı bir öğrenci olan Christopher, yaşıtları gibi kariyer planlamak yerine pılısını pırtısını toplayıp medeni hayatı terkediyor. Toplumdan uzak rafine bir hayatın tazeliğini arıyor. Ailesine karşı kırgınlık ve kızgınlığı da onu bu kararı kolaylıkla icraata geçirmesine yardım ediyor. Ve sonunda ele avuca sığmaz Chris kimlik, ehliyet, kağıtlar belgeler ne varsa çöpe atıp, yolculuğuna başlıyor…

“Ve yol daima batıya götürmüştür…” Seyyahlar güneşi kovalamayı sever :)

“İnsan hayatının akılla idare edilebileceğini kabul edersek, yaşama olasılığı ortadan kalkar.”  Chris’in doğayla mücadelesinde göze çarpan, yaşamak için sürekli “daha fazlası”na gerçekten ihtiyacımız olup olmadığıdır…

Filmde ilk bir saat tırmanış olarak ifade edeceğim maceranın yukarı seyri, sonraki kısım ise hikayenin artık toparlandığı bölüm. Kültürün değer yargısına göre nispeten fazla rahat sayılabilecek bir kaç sahne dışında genel olarak benim hoşuma gitti diyebilirim. Özellikle de tek başınıza izliyorsanız daha empatik bir düzeyde seyredebilirsiniz :)

“Hayatta güçlü olmak değil de, kendini güçlü hissetmek önemlidir.”

Kim bilir… :)

Keyifli seyirler.

Yazıyı beğendiyseniz bir yorum bırakın:

[instagram-feed]