Kiraz Kemiği- BÖLÜM 2

Şubat 2020 / Almanya – Köln

( Bir Önceki Bölümden : Kız en tatlı halini takınıp, gözlerini kırpıştırdı. “Birinin bağırdığını duydum ve korktum, sizinle uyuyabilir miyim?” Babası yorganı kaldırıp kollarını açtı. Kız kapıyı kapatarak babasının güvenli kollarına sığındı ve baba kokusunu içine çekerken sesi düşünmeden edemedi. Acaba yanlış mı duymuştu? Kendi sesine çok benziyordu. Burası dünyanın en huzurlu eviydi. Ta ki o gece küçük kız o çığlıkları duyana dek. )

ERTESİ GÜN -Arya ve Melodi-

  Odanın camı gürültüyle açıldı. Duvara öyle şiddetli çarpmıştı ki cam kırıkları kadının ayağının dibine serildi. Elindeki elbise, sıçradığında yere düştü. Kızının dolabına yıkadığı kıyafetleri yerleştiriyordu. Pencereden içeri dolan sis ve rüzgar katlı tüm kıyafetleri havaya uçurarak kadının etrafında halka oluşturmaya başladı. Neler olduğunu anlayamadan olduğu yerde kalakaldı kadın. Bağırmaya çalışıyor, sesini bulamıyordu. Yürümeye çalışıyor, ayaklarını hissedemiyordu. Evde yalnızdı. Eli bir anda karnına gitti. Karnındaki bebeğinden başkası yoktu.

 Sis tüm odaya doldu. Kadının görüşü kayboldu. Sisin içinde bir ses duyar gibi oldu. Sanki küçük kızı çok uzak bir yerden çığlık atıyordu. İçinde kaybolan sesi bir anda kızının adını haykırarak dışarı fırladı. “Melodi!” diye bağırdı kadın. Duyduğu çığlık çok derinden geliyordu. Küçük kızı acı içinde bağırıyor, annesi sisin çevrelediği halkanın içinde debeleniyordu.

  Önce kapının zili çaldı. Kadın olduğu yerden adım atmak için uğraşırken pencere duvara çarpmaya devam etti. Sonra bir anahtarın kapının kilidine sokulduğu duyuldu. Sis kadının etrafından, yanında getirdiği rüzgarla birlikte birden uzaklaştı. Geldiği yerden, pencereden çıkarak hızla yok oldu. Boşlukta kalan kadın yere düştüğünde kocası merakla eve girmişti.

“Arya?” diye seslendi kocası Dane.

“Buradayım,” diye mırıldandı Arya. Sesi daha fazla çıkmamıştı.

  Dane, Arya’yı bulduğunda yerde yorgun bir vaziyette oturuyordu. Telaşlanarak karısının yanına çömeldi. Ne olduğunu sorduğunda, kadın açıklayamadı. Kocasına tutundu ve ayağa kalktı. “Melodi nerede?”

Dane kaşlarını çatarak saate baktı. “Okulda, bugün eve erken geldim. Sen iyi misin?”

“Dane, okulu arayıp kızımızın orada olup olmadığını sorar mısın?”

“Neler oluyor, Arya?”

 Kadın sadece başını iki yana salladı ve korkuyla etrafa saçılan kıyafetlere baktı. Dane o ana kadar pencerenin kırıldığını fark etmemişti. “Ah, Arya bacağın!” diye bağırdı. Kadın başını eğip bacağına bakınca ayağına dek uzanan kanı gördü. Yere düştüğünde cam kırıkları bacağını kesmişti.

 Elini kesiğin üstüne kapattı ve omuz silkti. “Kızımın iyi olduğunu bilmek istiyorum.”

 Dane iç çekerek karısının elini tuttu. Onunla birlikte odadaki koltuğa oturup, telefonunu cebinden çıkardı.

 Dane, Melodi’nin öğretmeniyle Almanca konuşurken; Arya pencerenin çarptığı duvarı inceliyordu. Duvar çarpmanın etkisiyle olsa gerek, çatlamıştı. Tam koltuktan kalkacaktı ki, Dane’nin titreyen sesiyle dikkati dağıldı.

 İçini saran korku, iliğine dek işledi. Kızının okulundan kötü bir haber geleceğini kocasının gözüne yayılan ifadeden anlamıştı. Birden soğuk ter boşaldı. Dane telefonu kapatıp, Arya’ya döndüğünde ikisi de titriyordu.

 Nihayet Dane konuşabildiğinde, “Tüm gün evde miydin?” diye sordu. Kadın başını salladı. “Yani hiç çıkmadın mı, Arya? Bugün neler oldu?”

 Arya yutkunarak onu sorgulayan kocasına baktı. “Melodi nerede?”

“Hayır,” diyerek elini kaldırdı Dane. “O soruyu ben sormalıyım. Melodi nerede, Arya?”

“Ne diyorsun, Dane? Nerede kızım!” diyerek ayağa fırladı.

“Öğretmeni, yaklaşık bir saat önce okuldan onu aldığını söyledi.”

 Bu sözle, dünya Arya’nın başına yıkılırken, duvardaki yarıktan belli belirsiz bir ışık çıkarak yarığın kapandığını görmüştü.

Yazıyı beğendiyseniz bir yorum bırakın: